Saturday, December 23, 2006


Bizim yerin ortalarında

Biraz eşağada

Büyük bir tumates kolu var,

: Neden vermirsen dedim ona?

Yanları yox

Ortaları olqunlaşmışdı

Qızarmışdı biraz

Bozarmışdı

: Neden vermirsen

Dedim ona.


Biraz yuxarıda

Senin işin bitmek üzreydi,

Neydi o bitgiler?

Büyük büyük

Geniş geniş

Bölük bölük

Qalın qalın

Yapraklar?

Her yeri bürümüştü

Baxırdın

Yetişirdin onlara

Sehmanlayırdın,

İşin bitti

İkimizde çıxırık.


Bizim yerin köşesinde bir çıxış var

Bir açıklık

Bir aşımlık duvar

Sen aşdın

Men duvarın buyanında

Gözlüyürük kimidir. . .

Yandakı yer yoldur

Yolacaktır

Geçecektir

Uçurum var

Qıraxdan

Geçirler

Kervandır

Develer geçir

Başları ancak

At başına benzeyir!


Biri menim üstüme gelir kimin olur

Men qorxuram

Hülkürem

Dönüp duvarın üstüne çıxıp qaçıram.


Duvar enlidir

Duvarın üstünde telesik

Yeriyip geçirem bizim yeri

Dörtlü çarpı duvarı geçirem

Telesik

Qorxum tökülür

Dönürem

Düvarın üstünde geri baxıram. . .


Sağımda

Bizim yerin yanında

Qomşulukta

İtler

Uzun iplere bağlı

Yırtıcı itler

Qorxmuram onlardan

Men duvarın üstündeyem

Onların ağzı mene yetişmez

Solumda

Sular axır

Düz qara daşların üstünden

Pille pille

Sular daşı yumuşaltır

Aşağaya axır

Arada menekşeler

çiçekler bitmiş

Aşağada bağçalar

Yaşıllıklar

Üreyimi açır.


Duvarın enli yerlerine sarı

Dönürem yeriyirem

Duvarın üstünde otururam

Oturduğum yerde

Duvarın üstünde

Qum kimin

Deyerli daşlar

Göy yaşıl qırmızı aq

Ovcumu doldurup

Savurur kiminim.


Sen mi gelirsen?

Sen misin?

Senden birisi mi?

Kimsin sen?


Gelirsin

Duvarın üstünde

Mene sarı

Uzun etekli

Aq

Qırmızı güllü

Arıq uzlu

Türk benizli

Biraz utancaq

Gözel

Çok sevimli

Çok istekli

Çok gülümser. . .


Men duvarın üstünde

Oturmuşam

Ayaklarımı duvardan sallamışam.


Gelip oturursan

Sinirsen mene

sığışırsan

Qucağıma yerleşirsin

Sağ ayağını qatlayıp

Oturursan

Bürüyürem seni qollarımla

Qucaqlayıram seni

Basıram bağrıma

Dodağını dodağıma qoyursan

Buduna el sururem

Arıqlığını düşünürem

Meni sevirsin

Seni sevirem

Sevişirik

Alışırık

Tutuşuruk

Sevgiden esreksin

Çok isteklisin

Ağzın açıktır biraz

Çok esreksin

Meni de esredirsin

Meni de istekliledirsin

Ayartırsın

Özendirirsin

Azqınlaşırık

Ağzının dadını alıram

dadıram

Dadımsayıram

Esreyirem. . .



Ne olur ki

Bilmirem

Ayılıram

Bele bir yuxudan .................


OĞUZ TÜRK

Saturday, September 30, 2006


Bizim Aydınlar/Qaranlıqlar


Azerbaycan bilenleri ve aydınları öz içlerinde birbirleriyle danişip, yazışıp ve bildiklerini bütün milletle paylaşmalıdırlar. İran fars filterinden geçmiş kitaplardan, yazılardan, ve qazetlerden yox, belke öz araşdırmalarından ve yeni araşdirmalardan ve ya quzey Azerbaycan ve Türkiye bilenlerinden alınan bilgilere dayanaraq Güney Azerbaycan milletine bilgi vermeye çalismalidirlar. Geçmişimizi yalanlayan ve danan ve deyişdiren qaynaqlardan uzaq gezilmeli. Bu qaynaqlar çoxunluqla fars qaynaqları ve onlardan yararlanmiş batı qaynaqlarıdır ki geçmiş 80 ilde İran fars ırqçıları terefinden yaradılmış ve dünyaya tanıtılmışdır. Bizim aydınlarımız, bilenlerimiz, ve araşdırıcılarımız Azerbaycan tarixini yeniden açıp söküp yeniden inşa etmelidirler. Bu bir binaya benzer ki onu bizim düşmanlarımız bize tikmişler. Bu binanin kökü eyridir. Onda işlenilen kerpicler, ağaclar, ve demirler yalançi kerpicler, ağaclar, ve demirlerdir. Bu bina uzaqdan belke de yaxçı ve avand görünür. Ama bir bina uzmanı onun eyri ve saxta olduğunu hemen görür. Azerbaycan tarixini özgeler ve ya özellikle düşmanlarımız yazmışsa bizim aydinlarımız bizim bilenlerimiz bizim tarix yazanlarımız o tuzağa düşmemeliler ve o tarixi pozup yeniden yazmalidirlar. Rusların ve ya farsların filterinden geçmiş tarixi qebul eden Azerbaycan'lının halı bir zeherlenmiş kişiye benzer. Eger bir insan zeherli yemek yemişse onu bir bilen adamin yanina götürerler. Doktur her şeyden once zeherlenmiş xestenin qarnın yuvar ki zeheri onun bedeninden çixarsin. Ondan sora başqa davalar ve ilaçlar ona verer. İndi bizim milletimizin çoxunluğu 80 ilden çoxdur ki beyinden zeherlenmişdir. İçimizde özlerini aydin, alim(bilen), doktur, mehendis, intelektual, demokrat, solçu sağçı, ve modern ve post modern ve başqa başqa aldatıcı adlarıylan aparanların çoxu da bu zeherlenmekden amanda qalmamışlar, ve ya üzüntüyle demeliyik ki çox zamanlar zeherliyenlerin ozlerinden ve ya ajanlarından olmuşlar. Nece ki yatan yatanı oyadabilmez, yatıran da ki yatanı oyatmaq heç de yararına değildir. Düşüncemizce bizim indiki durumda, bizim içimizden çixan ve bize düşman olan sözde aydınlarımız aradan götürülmelidirler. İçimizde bir ata sözü vardır: ağacı öz içinden qurd yeyer, indi biz bu ağacı qurdlardan qurtarmalıyık. Bütün varlıqları bizden olan bu qurdları yandirip qurtuluş savaşinın tüstüsünde boğmalıyık. Olara heç umut yoxdur. Onlardan heç bir şey ummamalılık. Azerbaycan Türkünün içinden çixan fars şevenism’inin bizim içimizde başçisı olanlarla acımasızca davranılmalıdır. Onlar ağac uste oturup ağacı kökünden kesenlerdirler. Özlerini Türk adlandıran ama bizi küçümseyen ve farsı başimıza mindirenler temizlenmelidirler. Bunlar ormanı qıran baltanın qulpudurlar. Bunlar düşmanın bizim içimizde güvenceleridirler. Azerbaycan ailelerinden çixan, Azerbaycan suyunu içmiş, eti sümüğü Türk olan, ama Azerbaycan Türkünü farsların eyağı altına atanların yaşamaq heqleri yoxdur. Onlar bu haqqı analarinin dilini dananda ve fars dilini bizim ağzımıza soxanda elden vermişler. Onlar insanlar arasında sivil bir toplumda yaşamaq haqqını o milletin bütün varlığını düşmanlara satanda elden vermişler. İranın içinde ve xaricinde güc, siyaset, bilim ve başqa alanlarda yuksek meqamlarda ve seviyelerde olan Azerbaycan Türk kökenli Azerbaycan düşmanlarının zamanı başa çatmistir. Bu, hemen yuxarıda sözünü ettiğimiz dokturun zeherlenmiş insanın qarnını yumağa benzer. İran’da ve xaricde Türk kökenli Azerbaycan düşmanları ilk once aradan götürülmelidir. Güney Azerbaycan bir can ve bir beden ve bir bütün ve birge olaraq hereket etmek isterse öz canından öz bedeninden bu mikrobları öldürüb def’etemelidir. Bu aşama düzgünce heyata geçmese başqa aşamalarda böyük çetinliklerle qarşi qarşiya qalmaq mecburiyetinde olacağık. Demek hemen bu sözünü ettiğimiz düşmanlarımız yarın Güney Azerbaycan qurtuluşunun sabahında en öne geçip ozlerini gene de millentimizin önüne yerleşdirip satqınlıqlarına yeni ciltlerinde devam edecekler. Böyle olabileceği indiden bellidir. Başqa milletlerin herketlerinden ve inqilablarından alınan tecrübeler buna buyuk tanıqtır.

Gelecek Azerbaycan Türkünündür

Sayqılarımla
Oğuz Türk

Sunday, September 03, 2006


Ey böyük Türk

ATATÜRK

Senin o dağlarca adın . . .

Bir daha,

Yükseleceğimizin güvenidir.

Övünür

Ucalır

Başı göklere sürtülür

Adını getiren her Türk . . .

Denizden Denize

Sınır çekilmez

Aramıza,

Turan dediğim

Bütün varlıqdır . . .

Ey böyük Türk

ATATÜRK

Qanli gözlerimizle

Seni gözleriz

Her quşaqda

Her çağda

Seni gözleriz

Seni özleriz . . .

Bulunur

İnaniram

Bir Türk Anası

Bulunur

İnaniram

Bağışlasın tarixe

Bir daha

Seni

Ey böyük önder

Ey büyük ATATÜRK

Ey büyük Türk

İnaniram



OĞUZ TÜRK


Thursday, August 31, 2006

Bülbül dardadır

Açın güller

Açın

Nisgilleri üreyinde qalmış

Açın çiçekler

Açın güller

Sesi boğulmuş

Tağı pozulmuş

Açın güller

Bülbül dardadır

Açın

Açın qonçalar

Açın güller

Bülbül dardadır



OĞUZ TÜRK

Saturday, August 26, 2006


Kimse andırmasın seni

İstemem

''O indi . . .

Topraq olmuş

Toz olmuş

Ellerin

Gizlince pul soxdu cibime

Sevincimden sığamadım özüme

Tez çıxım dedim

Sayım eşikde

Neçedir görüm . . .''

Ay qadın

Ay qadınlar qadını

Ay Terlan

Meni bir daha bağrına basmayacaksan ki . . .

Kim bilir?


Oğuz Türk

Tuesday, August 01, 2006


senin o gözel kiçicik ellerin

babanın elini tutamaz oldu oğlum

gözlerin babanın gözlerine baxamaz

acımasız bu dönerge

bu varlıq

dar geldi sene

oğlum

bir gün deyirem

birde qavuşanda

o maral gözlerine baxıp

'meni bağışla' deyeceyem.


oğuz turk

Monday, May 22, 2006

Göz yaşları sel oldu

Bax

İndi celladın evini yıxar

Türkün öfkesini. . .

Daha kim zencirlere çekebiler?

Bax

Ahlarımız od oldu

Bax

Yaxar indi Farsın tufağın

Türkün öfkesini. . .

Daha kim boğabiler?

Bax

OĞUZ TÜRK

Sunday, April 23, 2006

yaşamın yollarında
bir sevgi solup ölüşgemişdi
toz olup yellere bırakılmışdı
ama men
her zaman onu arayıp durdum

ama men
her zaman onu arayıp durdum

oğuz türk

Wednesday, March 15, 2006

Neden bülbül varıydı gül yoxuydu

Ürekde soz varıydı dil yoxuydu

Ele ayrılığın çektin qılıncın

Tanışlığımız elebil yoxuydu

OĞUZ TURK

Thursday, February 16, 2006

Qürbet elde oturmuşam özümle

Qucaqlayıp danışıram dizimle

Heç bir arayıp da yad elemezler

Kederli könlümü şad elemezler

Bu dünya bir yaşlı qehbeye benzer

Her yeni gelene özünü bezer

Yüzde doqsan doquzu ona aldanar

O qalan biri de özünü danar

OĞUZ TÜRK

Qurbette bayramım mübarek olsun

Ayrılıq salanın balası ölsün

Aqtarsın dünyada ezizlerini

Bulmasın hesrette beli bükülsün

Yalvarsın bizlerden canın dilensin

Bizlerin önünde boynu burulsun

Heç de ekdiğinden fayda görmesin

Gözünün önünde gülleri solsun

Üregi tutulsun ömür boyu tek

Ağlasın gözleri qanıyla dolsun

Bilinmez derdlerden ölsün çatlasın

Anası daşı üste saçını yolsun

Firuz tek qurbette dolansın dursun

Arasın bir tanış yabancı bulsun

OĞUZ TÜRK

Wednesday, January 25, 2006

Dün gece baxdım: doğa doğmaz olub,

Göksü dolmuş ol bulut yağmaz olub,

Varlığın döşü dolub daşıb aşır,

Ol xanım neyçün onu sağmaz olub?

Oğuz Türk