Monday, January 28, 2013

Özgürlük, ve Bağlılıq,



Özgürlük, ve Bağlılıq,
Kişi öz özlüğünde bağlı bir varlıqdır. O, ana qarnında oluşduqca, anaya bağlanmışdır. Var olmaq üçün beslenmesi gereken bu varlıq, beslenme bağıyla anaya bağlanmışdır. Fiziksel bu bağ, beyini de beslediğine göre, bedensel bağlılığın yanısıra, beyinsel bağlılıq, oluşduqca get gede güclenmekde olmuşdur. Milyonlar ilin gelişme sürecinde, bu bağlılıq qaçınılmaz bir ilişgiden öte, bir varlıq gereği ve temel nedeni olmuşdur. Değişik ve çeşitli türlü sıvı örgensel torbaların içinde qavranmış, sıxı ve bağlı bir ortamda, bu memeli dirilik gelişme sürecini ana qarnında geçirmekdedir. Kişinin bütünlükle fiziksel bir varlıq olduğu biliminden yola çıxdığımızda, bu fiziksel bağlılığı, eşitanlamda, beyinsel bağlılıq düzeyinde düşünce alanında görmekdeyik.
Hemen hemen bütünlükle tepgisel ve ''bağlı'' olan bu dirilik, gelişdiği ve fiziksel olaraq böyüdüğü nedeniyle, ve habele memelilerin evrim sürecinde jenlerde önden ve içden düzenlenmiş zamansal gerekliliğiyle, ana qarnından eşiğe çıxmağ ve ''doğulmaq'' süreci başlayır. Tepgiselliq qonusunu bambaşqa qonu olduğuna göre, daha sonrakı yazılara bıraxılmaqdadır. Bağlılığı ''göbekden'' hemen kesilen bu dirilik, bedensel, varlıqsal, ve beyinsellikde duqusal olaraq anaya bağlılığı yoğun biçimde sürdürülmekdedir. Evrim sürecinin gelişme gerekliliğinin alver sonucunda, hem ana qarnında, ve hem doğulandan sonra, gelişme ve yetişme sürecinin uzun olduğu nedeniyle bu bağlılığın süreci de uzanmaqdadır. Ona göre de, özü özüne bıraxıldığında, ölümle qarşılaşdğı durum gelişdiğine göre, bu bağ yavaş yavaş fiziksellikden ve bedensellikden, beyinselliğe ve duyqusallığa çevirilmekdedir. Bu bağlılık daha diriliksel ve beslemsel olduğundan başlayıb, jenlerinin yarısının anasının olduğundan, ve eşitdurumda, getdikce ve bu bağlığın beyinselleşdikce, bağlılıq bir bilincilik düzeyine daşınmaqdadır. Seçenek olmayan bu bağlılıq, bu durumun diriliye ve diriqalmağa yararlı olduğunun bilincinden doğrulan bir vardurumdur.
''Gür'' veya ''güc''ün artdığı düzeyde, bağlığın düzeyi de azalmaqda veya daha yiyesine biryönlü yararlı olmaqda görünmekdedir. Demek, bize göre, ''özgürlüğün'' ve ''bağlılığın'' qarşıt durumda olduqları, en azından kişi varlığında, böyle deyerlendirilmekdedir. Bedensel beslenişin ve ''dil'' olqusunun anadan devredilişi ve eşleyişi sürecinde, bu bağlılıq ''ana sevgisi'', ''anadili sevgisi'', ''anayurdu sevgisi'' veya bağlılığı kimin olqularda biçimleşmededir. Kişi diriliği bedensel nedenlerden, heç bir zaman bu bağlılıqlardan bütünlükle özgür olamayacağına göre, ve eşitzamanda, bütünlüklü özgürlüğün isteyişinde ve arayışında olduğuna göre, her zaman bir gerginlik ve sıxıntı içindi varlığını sürdürmekdedir. Dirilğin sürdürülmesi için, bu bağları ve bu bağlılıqları özdeşlendiren ve menimseyen kişi, özgürlüğün isteyişinin bir bağlılq olduğunu bile bilmeden özgürlük arayışında qıvrılır durur. O, diriliğin her zaman bir bağlılıq olduğunu içinde olduğuna göre bilmediğinden, bu bağlılıqdan qurtuluş arayışında başqa ve değişil değişik bağlılıqlara bağlanar durar. Bize göre, tepgisel olan bu gelişmiş memeli dirilik, değindiğimiz bu gerginlik ve sıxıntı içinde, hetta özgürlük işeyişinde bile bağlılıqlar qasırqasından qurtuluşu yoxdur.
Altbilinc, bilinc, ve duyqulrın ağır etgisi altında davranan kişi, anadan sonra, baba, ve belke qardaşların olan çevresine bütünlükle tepgisel bir durumda girmekdedir. Diriqalma sürecinde varlığını ve davranışlarını çevresindeki öbiri diriliklerle ve varlıqlarla uyumlulaşdırmağa çalışan kişi, ilişgisel bağları çoxaltdıqca, özgürlüğünü de bu alverde azalmaqdadır. Bağlılığın ve özgürlüğün böyle bir alver durumundan alıb verilmesi, dengeli olduğunda, sağlıqlı çevrenin oluşunda yardımcı olmaqdadır. Ters durumda, bu denge sağlanmadığı sürece, ve bağlılığın veya özgürlüğün çapı ve düzeci deng olmayan durumda, kişi yaşamında, düzensiliğin ve sağlıqsızlığın simgesidir. Kesin ve sınırsız özgürlüğün gerçeksel ve olanaqlı olmadığının yanısıra, bağlılığın kesinliğine ve sınırsızlığına heç quşqumuz yoxdur. Ele buna göre de bütünlüklü özgürlük isteyişini boşuna bir iş bilib, ve kişi gerginliğinden ve sıxıntısından doğulu bir sayrılıq saymaqdayıq.
Kişi toplumunda, bu bağların ve bağlılıqların, dil ve başqa iletişim olqusuyla, ekimleşdirerken, gelenekleşdirerken, ve düşünüşleşdirerken, eğitim aracıyla bilinci biçimleşdirib, özgürlüğü daha da çox ve dengesiz olaraq qısıtlayıb, kişinin tininde ve toplumunda daha da çox gerginlik ve sıxıntı yaranmışdır.
Bu iş, bilincli olaraq yox, belke bilincsiz olaraq olmuşdur ve, ''güc ilişgileri'' ve ''üstünlük isteyi'' alanında incelene bilir. Ancaq, doğal ve evrimsel olan bu dengesiz alver, daha çox özgürlük elde etmek isteyişinde, ve denge sağlamaq çabasında, kişi toplumunda her zaman, çatışmalara ve savaşlara neden olmuşdur.
Özgürlük isteyişi, ve özgürlük uğrunda çatışmaya girib, varlığı ve diriliği güvensiz duruma soxmaq ve hetta yoxluğa sürüklemek, kişinin ekim, ilke, ve geleneği durumuna gelmişdir. Kişi topluluqlarında, güc ilişgileri her ilişginin üstünde durmuş ve bağlılıq-özgürlük alverini direk olaraq etgilemişdir. Nece ki, belli bağlılqları savunub, belli özgürlülükleri istemek, caydırıcı bir ortam olduğuna göre, kime harda ve ne zamanda, özgürlük uğruna veya bağlılıq uğruna eyleme girdiği belirlenmemekdedir. Habele, bir sıra özgürlüklerin yeni bağları oluşdurduğu, veya bir sıra bağların özgürlüğe yol aşdığı bile bu sözün qonusudur. Toprağa ve suya direk bağlı olan kişi, bağları ve özgürlükleri, belke de bağlılqlarını daha da öz yersel ve yöresel yararlarına ve çıxarlarına göre yönetmeğe çaba gösterse, sözünü etdiğim dengeyi sağlaya biler. Bu görüşümüz bizim ''kişi bir yöresel dirilikdir'' temel düşünüşümzle özümlenmişdir. Bize göre, kişi öz bağlılıqlarından qurtula bilmeyecekdir, ve üstelik bu qurtluluş onun görüş ve anlayışında yer almır. Ancaq, öz topluluqlarında, ''ne qeder bağı ne qeder özgürlüğe alış-verişinde'' dengeli olsa, o qeder de hem bireysel olaraq, ve hem de toplumsal olaraq, sağlıq ve barış içinde olacaqdır. Üzüntüyle, bağlılıqların içinde ve arasında, özgürlük arayan kişi, böyle bir çelişgili sürerdurumda, helelik de olsa, yaşar görünümdedir. Toplumların içinde kişinin veya kişilerin ''yetgileri ve sorumluluqları'' ilişgileri de bu yönde anlam bulmaqdadır. Sözünü etdiğim bu ''denge'' bu ince tintoplum bilimi alanındakı qonunun gizemi yerini almaqdadır.
Oğuz Türk
2013

No comments: