Monday, November 04, 2024

Dilsel İkililik

Dilsel İkililik Oğuz Türk Dil, insan deneyimi ve anlayışını şekillendiren derin bir araçtır, ancak insan bilişi ve etkileşiminin karmaşıklığını yansıtan farklı seviyelerde işler. Dilin kavramsallaştırılmasında ikiye ayrılmayı öneriyorum: biri temel iletişim ihtiyaçlarını karşılayan, diğeri ise özellikle felsefe ve bilim alanlarında üst düzey düşüncenin ortaya çıkmasını sağlayan bir biçim. Dilsel yapıların ilk biçimi, hayvanlar âleminde gözlemlenen ilkel iletişim yollarına benzetilebilir. Bu dil yapısı, esasen işlevseldir ve ticaret, beslenme ve sosyal etkileşim gibi gündelik ilişkileri kolaylaştırır. Sınırlı bir sözcük dağarcığıyla, anlık ihtiyaç ve deneyimlerin ifade edilmesine yeterlidir. Bu açıdan bakıldığında, insan dışı hayvanların sesler, jestler veya feromon ipuçlarıyla temel bilgiyi ilettikleri işaret sistemlerine benzer ve daha derin bir anlamsal etkileşim gerektirmez. Buna karşılık, dilin ikinci biçimi yalnızca işlevsel iletişimin ötesine geçer; karmaşık düşüncelerin ve anlamların yaratılmasını ve ifade edilmesini içerir. Bu üst düzey dil, felsefi söylemler ve bilimsel araştırmaların zengin dokusunda ortaya çıkar ve diyalog ile diyalektik bu süreçte kritik bir rol oynar. Bu bağlamda dil, yalnızca fikirleri belirlemekle kalmaz, aynı zamanda onları yükseltir ve inceltir. Diyaloğun dinamik etkileşimi sayesinde yeni kavramlar doğar ve mevcut fikirler sıkı bir incelikle geliştirilir. Bu süreç, bilginlerin katılımıyla düşüncenin kademeli olarak yükseldiği, kendini sürekli besleyen bir döngüdür. Dolayısıyla, her iki dil biçimi de önemli roller oynarken, işlevleri doğası gereği farklıdır. İlkel dil, öncelikle temel iletişim aracı olarak hizmet ederken, üst düzey dil anlamın ve anlayışın derinlemesine yaratılmasını sağlar. Bu ayrım, gelişmiş dilin gerçekliği şekillendirme ve varoluşun karmaşıklıklarını anlamada benzersiz bir yeteneği olduğunu ortaya koyar. Ludwig Wittgenstein gibi filozoflar, dilin dünyayı anlama üzerindeki merkezi rolünü açıklamışlardır. Wittgenstein, dilimizin sınırlarının, dünyamızın sınırlarını belirlediğini öne sürerek dil ve anlam yaratma arasındaki temel ilişkiye vurgu yapmıştır. Benzer şekilde, Jürgen Habermas, iletişimsel eylemin karşılıklı anlayışı teşvik ettiğini ve bilgi ile sosyal gerçekliğin gelişimini sağladığını savunur. Noam Chomsky’nin dilbilgisi kuramları, dilsel yapı ile bilişsel yapılar arasındaki derin bağlantıyı açığa çıkararak, zihinsel çerçevelerimizin soyut fikirleri iletmek için dili nasıl kullandığımızı şekillendirdiğini göstermektedir. Ayrıca, Steven Pinker, dilin evrimsel boyutlarına dikkat çekmiş ve dilin karmaşıklığının daha yüksek bilişsel işlevler için vazgeçilmez olduğunu öne sürmüştür. Bu bakış açısı, dilin karmaşıklığı arttıkça soyut düşünce ve karmaşık akıl yürütme kapasitemizin de arttığı fikriyle örtüşmektedir. Bana göre, dilin ikili doğasına yönelik bir anlayış, felsefe ve bilimdeki pedagojik yaklaşımlarımızı zenginleştirir. Dilin farklı işlevlerini tanıyarak, insan düşüncesini şekillendirmede ve bilgi üretimindeki rolünü daha derinlemesine kavrayabiliriz. Oğuz Türk 2023

No comments: