Monday, November 04, 2024

İnce Bir Perdenin Arkasında Gizlenen kişi (İnsan) Yabaniliği,

İnce Bir Perdenin Arkasında Gizlenen kişi (İnsan) Yabaniliği, #OğuzTürk İnsan davranışları, karmaşıklığı ve çelişkileriyle uzun süredir filozofları, bilim insanlarını ve bilginleri büyülemiştir. Bu ilginin merkezinde ise insan doğasıyla ilgili soru yatar: İçsel olarak ahlaki varlıklar mıyız, derin köklü bir ahlak duygusu tarafından mı yönlendiriliyoruz, yoksa ince bir medeniyet örtüsü altında temelde vahşi ve acımasız mıyız? Bu yazım, insan vahşiliğinin, zalimliğinin ve acımasızlığının, kırılgan bir medeniyet yüzeyi karşısında nasıl açığa çıktığını araştırmaktadır. İnsan vahşiliğinin köklerini anlamak için öncelikle sorumluluk kavramını incelememiz gerekmektedir. Toplumsal düzen içindeki insan davranışları, genellikle sonuçlardan korku, yani eylemlerinin hesap sorulacağından duyulan korku tarafından yönlendirilir. Sosyal ortamlarda, bireyler toplumsal normlara ve ahlaki kurallara uyarak doğuştan gelen bir iyilik duygusu değil, bu normlardan sapmanın istenmeyen sonuçlara yol açabileceği pragmatik bir anlayışla hareket ederler. Bu sorumluluk korkusu, ince bir medeniyet perdesinin temelini oluşturur. Tarih ve psikolojiden örnekler, hesap sorulabilir ve sorumluluk alınabilir durumlardaki insan davranışı arasındaki keskin kontrastı canlı bir şekilde göstermektedir. Türk milletine karşı Tarihi Çin ve ve Rus cinayetkarlıkları, Güney Azerbaycan Türklerine karşı her türlü Fars soykırımları, Amerika yerlilerine karşı Fransa, İspanya ve İngilizlerin büyük soykırımları ve onlar böyle ornekler arasında Ruanda soykırımı, hesap sorumluluğunun olmadığı durumlarda insanların ne kadar korkunç eylemlere muktedir olduğunun bir göstergesidir. Bu karanlık insanlık tarihinde meydana gelen sistematik zalimlik ve insanlıktan çıkarma, insanın derinliklerdeki kötülüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, Irak'taki Amerikan askerlerinin davranışları, kameraların önünde naziklik sergilerken, hesap verme durumunda olmadıklarında insanlık dışı şiddet eylemleri gerçekleştirmeleri, insanın ahlaki yapısının kırılganlığını vurgular. Thomas Hobbes, Friedrich Nietzsche ve Jean-Paul Sartre gibi filozoflar, insan doğasıyla ilgili sorunlarla uğraşmışlar, insan davranışının ikiliğine ışık tutmuşlardır. Hobbes'un "doğa durumu" kavramı, yaşamın "iğrenç, vahşi ve kısır" olduğu yer olarak insan vahşiliğiyle ilişkilidir. Nietzsche'nin "güç istenci" üzerine yaptığı çalışmalar ve Sartre'ın özgürlük ve sorumluluk üzerine varoluşçuluk görüşleri, insan ahlakının ve davranışının karmaşıklığını daha da aydınlatmaktadır. Evrim açısından, Richard Dawkins ve Steven Pinker gibi bilim insanları, insan davranışının köklerini açığa çıkarmışlardır. Dawkins'in "bencil gen" hipotezi, insan davranışının temelde genlerini yayma arzusundan kaynaklandığını öne sürer, bu da hesap sorulabilir olmayan durumlarda vahşilik olarak ortaya çıkabilir. Pinker'ın zamanla şiddetin azalması üzerine yaptığı çalışmalar, toplumsal ve kültürel faktörlerin insan vahşiliğini sınırladığını göstermektedir, bu da medeniyetin zayıf olduğunu ve ahlaki bir gerçeği maskelediğini vurgular. Tarih, özellikle savaş ve çatışma zamanlarında insan davranışının daha karanlık yönleriyle doludur. Ruanda soykırımı, Alman askerlerinin Yahudilere ve başka azınlıklara karşı işlediği vahşetler, Ermeni terörcuların Azerbaycan'daki cinayetleri ve Japon askerlerinin Kore ve Çin'deki davranışları gibi bahsettiğiniz örnekler, insanların ne kadar acımasız olabileceğinin çarpıcı hatırlatıcılarıdır. Bu örnekler, bireylerin hesap verilemezlik algısıyla karşı karşıya kaldıklarında, aşırı zalimlik ve şiddet eylemlerine girebileceklerini desteklemektedir. Bu tarihsel olaylar, sonuçların olmamasının nasıl korkunç eylemlere yol açabileceğinin gerçek dünya kanıtları olarak hizmet etmektedir. Bu tarihsel örnekleri inceleyerek, savaş ve algılanan cezasızlık karşısında medeniyetin ince verniğinin nasıl hızla aşındığını görebiliriz. Bu örnekler, sosyal düzenin korunmasında ve böyle vahşetleri önlemede sorumluluğun önemini vurgular. Görüşümüzce, ince bir medeniyet perdesinin altında yatan insan vahşiliği, insan doğası hakkındaki anlayışımız için derin bir düşünce konusu olmaya devam etmektedir. Tarihten, psikolojiden ve felsefeden örnekler incelenerek, insan davranışının karmaşıklıkları ve medeniyetle vahşilik arasındaki kırılgan denge daha iyi anlaşılabilir. Sorumluluğun korku faktörünün insan davranışını düzenlemede kritik bir rol oynadığı açıktır, bu da ahlaki dokumuzun ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Bu yazı, insan vahşiliğini, zalimliğini ve acımasızlığını, kırılgan bir medeniyet perdesi karşısında nasıl açığa çıkardığını keşfetmeye çalıştı. Tarihten, psikolojiden ve felsefeden verdiği örneklerle insan doğasının karmaşıklıklarını açığa çıkarmaya çalıştı. Bu temel sorularla boğuşmaya devam ederken, bir şey açıkça bellidir: insanlık durumu, ince bir medeniyet perdesinin altında, daha karanlık, daha özsel bir gerçekliği maskelediği bir dokudur. #OğuzTürk

No comments: